Artı ve eksi kutuplara her zaman ihtiyaç vardır. Yoksa elektrik akımı oluşmaz, ışıklar yanmaz. Bülent’in doğruları var, Ahmet’in, Mehmet’in, Ayşe’nin Fatma’nın doğruları var. Hepimiz aynı olmak zorunda değiliz. Hatta farklılıklar bizi güzel ve çekici yapar. Şunu fark ettim ki, bu farklılıklarımızla, hayatı ve kaynaklarımızı da farklı yorumluyoruz. Benim örf âdetleri yorumlamam başka, arkadaşımın yorumlaması başka. Benim Kuran’ı yorumlamam başka, Müslüman olduğunu söyleyen bir başkasının yorumlaması başka, ateist olduğunu söyleyenin yorumlaması başka. Bir deistin dine bakışı başka. Birçok kişinin bize rehber olarak gönderilen Kuran’ı farklı yorumlayıp servis ettiğini fark ettim. O servis yapanların etrafına da onun gibi düşünenler toplanıyor. Eğer Kuran’ı yorumlayan, anlatan kişi çocukluğunda mutsuzsa, kendi ailesi tarafından pek sevgi görmemişse, Kuran’da sürekli ceza kısımlarını görüyor, öne çıkartıyor. Fakat mutlu, sevgi dolu bir kişinin yorumlama şekli, yaratılış, sevgi, hoşgörü üstüne oluyor. Belçika’da yaptığımız kişisel gelişim kampına gelen bir Türk vatandaşı sordu: “Çocuğu Kuran kursuna göndereceğiz. Hangisine gönderelim?” “Buna ben karar veremem...” dedim. “Fakat gittiğin yerdeki kişiyi küçük bir sınama yapabilirsin. Çocuğu alın ve Kuran kursu hocasına gidin. Deyin ki: ‘Bu Avrupa’daki Hıristiyanlar var ya hepsi cehennemde yanacaklar. Dinsiz hepsi!’ ‘Kesinlikle cehennemde yanacaklar!’ derse hoca, alıp çocuğunuzu çıkın oradan, bir daha da gitmeyin. Eğer kurstaki kişi ‘Saçmalama! Bizim dinimiz İslam. Hoşgörü var. Komşuluk hakkı var. Nasıl konuşuyorsun? Müslüman olmayan komşuna da hoşgörü ile bakacaksın. Onun da komşuluk hakkını sayacak, ona da bir tas çorba, aşure götüreceksin...’ derse, çocuğunuzu eğitim için oraya verebilirsiniz.” Gerçek Müslüman Kuran’ın üç yüz altmış derecesini okur. Sadece ceza kısımlarını değil. En tehlikeli insan modelidir bu: Korku üstüne iman meselesini anlatan. Eğer senin içinde Allah korkusu varsa, vardır. Dışarıdan biri veremez bunu sana. Sen Rabb’ine kusur işlemekten korkuyorsan, bu sende zaten vardır ama biri “Allah seni yakacak!” falan diyorsa bu yanlıştır. Hak bilgi bizim Allah’a kul olmamız için neler yapmamız gerektiğini anlatmaya çalışır. Sevgiden, merhametten, yardımlaşmadan bahseder. Başımıza gelen her derdin bir hatırlatıcı olduğunu bizlere fark ettirmeye çalışır. “Allahım, Hak ile batıl arasındaki farkı, fark edebilmeyi ve Hak yolunu kolaylıkla seçebilmeyi niyet ediyorum... Niyet ediyorum gönül gözüm açılsın.” Bülent Gardiyanoğlu’nun “Gönül Gözü” kitabından alınmıştır.