Gelişim Kartları

🌱 Bu Dünyada Misafir Olduğunuzu Hatırlayın.

Yazı Boyutu:

Kart Yorumu

Bugün son nefesinizi verecek olsanız kaç hayalinizin yarım kalacağını düşünün ve bir an önce toparlanın. Bu bilince ulaşanlar için alınmak, kırılmak, darılmak, dırdır etmek, arkadaşların arkasından konuşmak gibi işler gereksizdir. Bunlarla vaktinizi harcamayın. Herkes huzur istediğini söyler. Fakat huzur gidip yeni bir araba almakta, başka birini bulmakta değildir. Sizin kabınız dolacak ki başkasının kabını doldurabilesiniz. Oysa bizim kabımız boş. Bize emanet bir bedenin üstüne binmiş, onu da sağlıksız bir şekilde kullanarak, sözgelimi sigara gibi kötü alışkanlıklarla zehirleyerek, ömrümüzü ziyan ediyoruz. En iyi arabayla gezin, en güzel kıyafetleri giyin, en güzel yiyecekleri yiyin. Onlar da sizin için var edildi bu dünyada. Allah’ın yarattığı sistemde bolluk vardır. Kıtlık olsa, ormanda tek ağaç olurdu. Tek balık olurdu denizde... Oysa sayamayacağınız kadar çok fakat çekirdek inancınız sizi yine kıtlık olacakmış gibi yanıltır. Enerjisel boyutta bolluğu isterken, korkular nedeniyle de zengin olmaktan çekinirsiniz. Bilinçli zihniniz hırs yapar, zengin olmak ister, ama kalan yüzde 95 “Hayır, zengin olursam çocuklarım yoldan çıkar. Karım beni terk eder. Yediğim lokmaya haram karışır...” gibi bahanelerle sizi korkutur. Bolluk ve bereketi herkes çağırır. Herkes bolluk ve bereket içinde olmayı ister ama bunun bir de “hak etme” bölümü vardır. Şu soruyu kendinize sorun ve samimi olarak cevaplayın: İçsel olarak bolluk ve bereketi hak ediyor musunuz? Bir boş kâğıt alın ve şunları yazın: “Eğer zengin olursanız veya zenginlik içinde yaşarsanız, el âlem ne der?” “Bir anda son model arabalarla gezip, son model kıyafetler giyip, sosyal medyada yüzme havuzlu villalarda yaşarken fotoğraflar paylaşırsanız, kendinizi suçlu hisseder misiniz?” İçsel olarak ne kadar hazırsanız, size o kadarı gelir. Herkes bilinçli zihninde hazır olduğunu sanır ama bilinçaltında çoğu insan hazır değildir. Bir gün bir kadın geldi ve şöyle dedi: “Biz fakiriz ama onurluyuz...” Biri bunu söylüyorsa, burada bir çekirdek inanç, bir kilit var demektir. Eskiden yağmurlu havada, İstanbul’da yolun kenarında dolmuşu beklerken, gelip geçen arabalar sırılsıklam ıslatmışken, önümden lüks bir cipin içinde yakışıklı bir adamla güzel bir kadın geçerse, otomatik olarak şöyle derdim: “Allah bilir siz hangi haram parayla bunu yaptınız!” Bizim içimizde aynı züğürt tesellisi vardır: “Fakiriz ama onurluyuz.” Sanki zengin olunca onurlu olunamıyor, sanki tüm zenginler kötüymüş gibi! Düşünün bakalım, birkaç arkadaş bir araya geldiğinizde, başkasının başarısını ve malını takdir mi ediyorsunuz yoksa yeriyor musunuz? Yeriyorsanız, ömür boyu yereceksiniz. Ben yermeyi bırakıp helal yoldan kazananları takdir etmeye başladığımda, hayatımdaki birçok akış iyiye doğru değişmeye başladı. Bolluk sadece eşinizle aranızın iyi olması ya da kendinizle aranızın iyi olması değildir. Bolluk aynı zamanda başarabilen insanları takdir edebilmektir. Sizden daha önde giden ve başarmış bir insanı “Allah bilir arkasında kim vardı da başardı!” ya da “Hangi haram parayla başardı kim bilir...” veya “Tabii ya, onlar zengin aile çocukları...” gibi ifadelerle yargıladığınızda, bilinçaltınıza şunu ekiyorsunuz: “Biz onurluyuz ve hiçbir zaman sizin gibi zengin olup kirlenmeyeceğiz! Fakir olup temiz kalacağız!” Bu eski alışkanlıklarınızı, bu sizi yoran, negatif enerji çeken, auranızı kirleten, kul hakkına girmenize ve kendinizi boş yere yormanıza neden olan tavırları bırakın. Zenginlerin helal yoldan kazananlarını takdir edin. Başarılı insanların helal yoldan gidenlerini takdir edin. Emeğiyle zirveye çıkmış bir insanı, bir sanatçıyı ya da iş insanını, bir sporcuyu, bir siyasetçiyi takdir etmek sizden bir şey götürmez. Tam tersine olumlu düşünmek, kolektif enerji alanına da olumlu bir katkı sağlar. Üstelik takdir ettiğinizde, kendinizin ve yakınlarınızın bilinçaltına şunu da ekmiş olursunuz: “O yapabiliyorsa biz de yapabiliriz. Çalışan, başarılı olur.” Takdir etmek yolunuzu açıp sizi ferahlatırken, kıskançlık size kaybettirir. Başkasını kıskanırsanız ondan kötü duruma düşersiniz. Enerjiniz düşer ve bereket enerjinizi kıskandığınız kişiye kaptırırsınız. Ondaki oluşabilecek olumsuzlukları da kendi enerji alanınıza çekersiniz. Helal yoldan başaranı takdir etmek önemli. Bu da sizin kendinizi ertelemenizden vazgeçmenize yardımcı olur. Birçok insanda gördüğüm, sevgilileri terk edince, “Bir şey öğreneyim de sevgilim geri gelsin...” gibi niyetler oluyor. Ya da “Çocuklarla aram kötü... Bir şey öğreneyim de düzelsin...” gibi niyetlerle bu yola giriliyor. “Borçlarımdan kurtulmak için kişisel gelişim öğreneyim...” niyetindeyseniz, boşuna uğraşmayın, yapamazsınız. Adı üstünde: Kişisel gelişim. Muhasebe ve finansman yönetimi değil. Siz kendinizi dengeye alacaksınız ki etrafınızdakiler de düzelsin ve dengeye gelsin. İlişkileriniz dengeye gelecek, al-ver dengesini kuracaksınız, geçmişten gelen olumsuz bağlarınızı bulup temizleyecek, helalleşeceksiniz. Gerekiyorsa bağ kesme yapacaksınız. İçinize ekilmiş çekirdek inançlardan, öğrenilmiş korkulardan kendinizi temizleyeceksiniz. Bunları yaptığınızda zaten işleriniz de yoluna girecektir. Elbette bu da kolay olmayacak... Zihnimin içinde ne zaman en ufak bir başaramama duygusu tetiklenirse, o gün her şey kötü gidiyor. Bu duyguyu fark edip nefes çalışmasıyla, olumsuz düşünceleri temizleyip yeniden işime konsantre oluyorum. Olumsuz düşüncenin beni içine çekip akşama kadar oyalamasına izin vermiyorum. Eskiden acı bedende, kurban rolünde çok yaşadım ama yeter artık. “Onun yüzünden böyleyim. Bunun yüzünden böyleyim...” diyerek kurban rolünde çok uzun yaşadık. Geçin artık bunları. Geçmişimdeki insanların da beni üzenlerin de hiçbir şekilde ceza görmesini Allah’tan dilemiyorum. Allah herkesin hayrını versin. Hatta dua ediyorum: “Allahım beni üzenler de evlerine ekmek götürsün. Onların da ilmi artsın. Onlar da kalan ömürlerini senin yolunda düzgün geçirsinler.” Bülent Gardiyanoğlu’nun “Kendini Ertelemekten Vazgeç” Kitabından alınmıştır.
: / :