Gelişim Kartları

🌱 Eşinizin Zıtlıklarını Avantaja Çevirin

Yazı Boyutu:

Kart Yorumu

İnsanlar arasındaki iletişim protokolünde dikkat etmeniz gereken bir başka konu da “detaycı mı yoksa genelci mi” olduğunuzu bulmaktır. Ben genelciyim. Bütün dünya beni ilgilendirir. Eşim ise detaycıdır. Dünyanın bütününe pek bakmaz ama projenin detaylarını kartal gözü gibi yakalar. Yıllar önce bir internet sayfası tasarımı yaptık. Sayfada bir şeyler ters gidiyor, bir sorun var ve bir türlü istediğimiz gibi olmuyor. Yazılımcıların hepsi genelci... Onlara diyorum ki: “Buradaki sorunları görebiliyor musunuz?” Cevap veriyorlar: “Site çalışıyor.” Çalışıyor da bir eksik var... Kapıdan çıktım, salona baktım. Çalışanların masalarını gözden geçirdim. Hepsinin masası dağınık... Masası tertipli, düzenli tek bir kadın çalışan gördüm. Ona rica ettim: “Bizim toplantımıza katılabilir misin eğer elinde acil bir iş yoksa?” “Elbette...” deyip geldi. “Size bir internet sayfası göstereceğim. Orayı acımasız bir şekilde bize eleştirebilir misin?” dedim. Birkaç dakika içinde dünya kadar eksik gösterdi sitede çünkü iş arkadaşları genelci, bunun farkında değiller. O ise detaycı. Farklı bakıp farkı görüyor. Birinin genelcilere detaydaki sorunları göstermesi lazım... Eşimin detaycı oluşu ilk başlarda beni delirtiyordu. Şu an benim için büyük nimet çünkü bana da göremediklerimi gösterebilecek biri var hayatımda... Önüne bir yazı alıyor ve benim görmediğim hataları iki dakika içinde bulup gösteriyor. Siz de kendinize sorun: Genelci misiniz, detaycı mı? Genelci insanlar hayal kurmayı çok sever, detaycı insanlar bilgedir. Ben eşime fikir sorarım. Annem de detaycıdır, ona da fikir sorarım. “Bana fikir versenize, bu konuyla ilgili ne hissediyorsunuz?” derim. “Ne düşünüyorsunuz?” değil, “Ne hissediyorsunuz?” diye sorarım. Bu iki soru kalıbı arasında çok ciddi fark var. Ne düşünüyorsunuz sorusu, tecrübe ile ilgilidir. Ne hissediyorsunuz sorusu, o olayın enerjisi ile ilgilidir. Ne hikmetse kadınların hisleri erkeklerinkinden çok daha güçlü ve net. Detaycıların olaya bakışı çok farklıdır. Genelci olduğum için şu an bir proje yapıp dünyanın herhangi bir yerinde onu faaliyete geçirebiliriz. Eşime projenin içindeki hataları bulmasını istesem, kimse bulamaz, o bulur. Yani ilk zamanlar beni delirten kusur bulma özelliği doğru gözle baktığımda şimdi avantajıma dönüştü. Eşinizin zıtlıklarını avantaja çevirin. Eskiden eşime, “Beni delirtiyorsun! Hiç mi beğenmeyeceksin? Hep kusur buluyorsun!” derdim. Şimdi yalvarıyorum kusur bulsun diye. Eşinizin, annenizin, babanızın, kardeşlerinizin, çocuklarınızın huyunu suyunu tanıdıktan sonra herkesin iletişim protokolünü de öğrenirsiniz. Kişisel gelişim bu noktada “Yine mi ben alttan alacağım?” der. Evet, yine siz alttan alacaksınız... Mükemmeliyetçilikle detaycılığı karıştırmamak gerekir. Mükemmeliyetçiliğin altında hata yapma korkusu vardır. Hata yapmaktan korktuğumuz için işimizi mükemmel yaparız ki kimse bize bir kusur yakıştıramasın. Detaycı ise bir ortamda simetriye bakar, düzene bakar. Onun ruh halidir o. Mükemmeliyetçiliğin altında korku varken, “Düzgün yapmazsam millet benim hatamı görecek, yüzüme vuracak. Yüzüme vursun istemiyorum o yüzden mükemmel yapmalıyım...” diye düşünürken, detaycılığın altında korku yoktur. Gelip hatanızı dan diye söyler. “Gözün eğri, saçın bozuk...” deyip gider. Altında bir korku olsa, söylemeyecekti. Bu sebepten bir şirkette, bir işyerinde, bir sivil toplum kuruluşunda ya da ortak yapılan işte hatta spor için oluşturulmuş takımlarda genelciler de detaycılar da mutlaka olmalıdır. Eğer bir genelciye muhasebe defterini verirseniz, batarsınız. Detaycıya vereceksiniz ki o kuruşuna kadar yazacak. Detaycının tuttuğu bir muhasebeden bir kuruş bile kaçıramazsınız. Takip ettikleri iş ajandasında bile dakiktirler. Bunu bildiğim için kişisel ajandamı eşime havale ettim. Sorumluluklarımı paylaştıkça kafam daha rahat. Yani Allah, bizi tamamlayacak insanı hayatımıza gönderiyor ki bir bütün olabilelim. Hayatınızdaki insanlar, eşiniz ya da çocuklarınızla bu durumu yaşıyorsanız, onlara kızmadan, delirmeden ve delirtmeden önce bunun ne büyük bir nimet olduğunu düşünün. Zıddınızla beraber olmak büyük şanstır. Herkes size benzese, asıl şanssızlık bu olmaz mıydı? Evin içinde yükü eşit bölüşmeniz gerekir. Eşinizi hizmetçi gibi kullanırsanız büyük hata edersiniz çünkü beraber yaşlanacaksınız. Çökmüş, yaşlanmış sizden daha yaşlı görünen ve tüm enerjisi bitmiş bir eşle ömrünüzü geçirmek zorunda kalırsınız. Oysa yükü paylaşırsanız, hem beraberce uzun yıllar genç kalır hem de daha az yıpranır ve yıpratırsınız. Evdeki her bireyin nefeslenmeye, dinlenmeye hakkı vardır. Sadece biri dinleniyor, diğerleri çalışıyorsa ya da biri hep çalışıyor, diğerleri dinleniyorsa onu da uyarmanız gerekir. Kimse kimsenin sırtında yaşamamalı. Bunu yapabilirsek doğru bir noktaya doğru gideceğiz. Bülent Gardiyanoğlu’nun “Kendini Ertelemekten Vazgeç” Kitabından alınmıştır.
: / :