Gelişim Kartları

🌱 GERÇEKTEN FAKİR MİSİNİZ?

Yazı Boyutu:

Kart Yorumu

Konfor alanında ya da deneyim alanında takılmış insanların birçoğu kendisini fakir hisseder. Belki de güvence kalesinde kalabilmek için fakir olduğunu sık sık tekrarlayarak elindekileri koruyabileceğini, onları tutabileceğini sanır. Gerçekten fakir olup olmadığınızı anlamanın basit bir yolu vardır: Oturun ve sahip olduğunuz tüm eşyaların bir listesini çıkarın. Fakat listeyi eksiksiz yapın. Sadece birkaç göze görünen şeyi değil, iğneden ipliğe, sahip olduğunuz her şeyi hazırladığınız listeye yazın. Telefonunuzu, bilgisayarınızı, elbiselerinizi, çantalarınızı, ayakkabılarınız hatta yatak çarşaflarını bile yazın... Kalemlerinize kadar her şeyinizi yazın ve sonra bir bakın. Gerçekten fakir misiniz? Ortaya çıkan liste sizi çok şaşırtacaktır çünkü kendisini en fakir hisseden insan bile yüzlerce eşyası olduğunu görecektir. Belki listeyi tamamlamak günler sürecektir. Farkındalık alanında kalmak, size gerçek durumunuzu da gösterir. Ne istediğine, neye sahip olmak istediğine karar vermek önemlidir. Buna sahip olunca da gerçekten sahip olup olmadığının farkına varabilmek daha da önemlidir. Neye sahip olmak istediğinize, neye sahip olmak istemediğinize dikkat edin. İkinci bir liste daha hazırlayın ve bu listenin bir tarafına küçük büyük demeden sahip olmak istediklerinizi yazın. Diğer kısmına ise sahip olmak istemediklerinizi... Yine aynı şekilde iğneden ipliğe, küçük büyük demeden hepsini yazın. Sonra istediklerinizi neden istediğinizi, istemediklerinizi neden istemediğinizi tek tek düşünün... Hayatta bazı şeylerin maddi değeri büyük görünse de manevi değer olarak tam tersi olan durumlar vardır. Kimi insanlar banka hesabına, ziynet eşyalarına, evdeki mobilyasının markasına, işyerindeki masasının büyüklüğüne önem verir ve bunu çok değerli sanır. Oysa insanlar arası ilişkiler, iletişimin şekli, kurulan diyalog çok daha değerlidir. Bir insanla herhangi bir ilişki içine girecekseniz, o insanın diğer insanlarla ve ailesiyle olan ilişkilerine bakın. Birçok insan, çocukları için çeyiz hazırlamayı, onların mutluluğu için yeterli sanır. Hayatı boyunca çalışıp çabalayarak, çocuğa bir ev bırakmaya çalışır. Bu çaba da takdire değer ama bunu yaparken eğer çocukla zaman geçirmediyseniz, onunla birlikte bir şarkı söylemediyseniz, iyi bir koltuk takımı almanın gerçekten yeterli olacağına inanıyor musunuz? Düşünün bakalım, çocuklarınızın hatıra bankasını ne kadar doldurdunuz? Onların hatıra hesabına neler koydunuz? İnsan ebedi bir yaşama sahip değildir. Bir gün artık çok isteseniz de evlatlarınızın yanında olamayacaksınız. Fakir edebiyatı ile güvence kalenizi eşyalarla doldurdunuz, sonra aynı mirası çocuklarınızın taşımasını istediniz. Peki, sizi neyle hatırlayacaklar? Hangi olayla, hangi özelliğinizle, hangi güzel hatıralarla? Belki çok güzel dolma sarıyorsunuz ve sürekli “Çocuklarım yesin!” diyerek sarıp durdunuz. Fakat onları bir kez olsun dolma sarmaya ortak etmediyseniz, “Hadi gelin bugün birlikte saralım!” diyerek güle eğlene bir yemek hazırlamadıysanız, onlar da sizden çok, dolmayı hatırlayacaktır. Her gün dip bucak temizlik yapıp çocuklarınızla bir kez olsun beraber bir geziye çıkmadıysanız, hatıra olarak onlara ne kalacaktır? Belki de çok öfkelisiniz, sürekli sinirleniyorsunuz ve çatık kaşlısınız. Çocuklarınıza sizden yalnızca bu asık surat mı hatıra kalsın istersiniz? Etrafınızdaki insanlar dengeye gelsin istiyorsanız, önce siz dengeye gelmelisiniz. Siz dengeye geldiğinizde, etrafınızdakilerin de dengeye geldiğini görürsünüz. En büyük mücadele, insanları kendi kavgalarından çıkarıp iyiye, güzele, barışa, huzura yönlendirebilmektir. Dünyada ne kadar çok insan iyiye, güzele, barışa ve Allah’a yönelirse o kadar çok savaş biter, mutsuzluk biter, güzel şeyler gelir. Bülent Gardiyanoğlu’nun “Yüreğiyle Konuşanlar” Kitabından alınmışıtr.
: / :